100 SORUN / 100 ÇÖZÜM ADİL DÜZENE GÖRE

 

- Ö Z E T -

 

Türkiye’nin çok acil sorunu işsizlik ve dış borçtur.

İşsizlik 3 ay, dış borç 2 yıl içinde çözülebilir.

 

 

I- İKTİDAR SORUNU ÇÖZÜM; DEMOKRATİKLEŞME

Açıklama:

Devlet zulüm etmemelidir. Ama güçlü olmalıdır. Zulüm yapacak diye devleti ve kurumları güçsüz hale getirmek o devleti yıkar, halkını da yok eder. Türkiye’nin bugün en büyük sorunu Türkiye’deki kurumların iktidarlarını kaybetmiş olmasıdır.

Çözüm:

Kurumları muktedir kılmanın sırrı onları demokratlaştırmadır. Halka dayanmayan kurum güçlü olamaz, muktedir olamaz.

 

SORUN ÇÖZÜM

I- İKTİDAR SORUNU DEMOKRATİKLEŞME

1) Meclis İktidarı Meclis’ten Yüce Divan

2) Cumhurbaşkanı Asker Cumhurbaşkanı

3) Hükümet Millî Mutabakat

4) Yargı Hakemlik

5) Yöneticiler Görevliye Tam Yetki

6) Ordu Ordunun Devlet Başkanına Bağlanması

7) Polis Yeminli Polis Teşkilatı

8) Türk Lirası Altın Gram ile Borçlanma

9) Mevzuat Hakemler Denetimi

10) Din      Lâiklik

 

 

II –ORDU MÜDAHALESİ SIKIYÖNETİME İŞLERLİK

Açıklama:

Türkler asker bir millettir. Savaşı sömürmek için değil adalet için yaparlar. Tarihte adalete ihtiyaç olduğunda Türkler başa güreşmişlerdir. Bugün adaletin yerini çıkar almıştır. Bunun kaynağı çatışmacı kapitalist düzendir. Türkiye üç asırdır çağın çirkinliklerine uyamamıştır. Sivil yönetim bir türlü düzenlenememiştir. Bu sebepledir ki, ordu sık sık müdahale etmek zorunda kalmıştır. Askerî metotla ancak geçici çözümler getirilebilmiştir.

Çözüm: 

Devlet Başkanı askerlerden seçilmelidir. Bütçesi anayasa ile bağımsız hâle getirilmelidir. Millî mutabakat hükümeti kurulmalıdır. Genel Kurmay Başkanlığı doğrudan Cumhurbaşkanına bağlanmalıdır. Devletin dış siyasetini Başbakan, Devlet Başkanı ve Genelkurmay Başkanı belirlemelidir. Siyasilere göre değişmemelidir. Sıkıyönetim dışında asker iç işlere karıştırılmamalıdır.


SORUN ÇÖZÜM

II- ORDU MÜDAHELESİ SIKI YÖNETİME İŞLERLİK

1) Askeri Düzen Meclis Hükümeti

2) Büyüklük Ordu Üretici Olmalıdır

3) Bağımlılık Yurtta Sulh Cihanda Sulh

4) Saldırı Eğitimi 12 Savunma Ordusu     

5) Demokratiklik Birliği Seçme Hakkı

6) Müdahale Bağımsızlık

7) Güncel Eğitim Askerliği Yaşlara Yayma         

8) Silahta Bağımlılık Her Ordu Kendi Silahını Alır veya Üretir

9) Zorunlu İttifaklar Gönüllü Birliklere Katılma

10) Orduda Lâiklik Orduların Eğitimde Bağımsızlığı

 

 

III -DIŞ İLİŞKİLER ÜÇLÜ YÖNETİM

(Başkan, Başbakan, Kurmay Başkanı)

Açıklama:

Dış ilişkileri biz değil tarih düzenler. Karşı devletlerin tutumu belirler. Bugün dost olan ülke birden düşman oluverir. Beklemediğimiz yerden beklemediğimiz saldırıya uğrayabiliriz. Hele son derece tarihî ve coğrafî sorunlarla yüklü ülkemiz içinde dağdaki eşkıya gibi elimiz silahta ayakta uyuyarak yaşamak zorundayız. Sık sık değişen siyasiler sebebiyle nöbet yeri boş kalabilmektedir. Yeni nöbetçiler neyi beklediklerini dahi bilememektedir. Ancak ordumuzdaki devamlılık kısmen buna çare olmaktadır. Ancak 1950’deki değişme dış siyasetimizi çıkmaza sokmuş ve bunu hâlâ düzeltemiyoruz. Demokratik yönetim, sivil yönetim buna çare bulamamaktadır.

Çözüm:

Devletler hukuk yöntemiyle kurulamaz ve korunamaz, askeri yöntemle kurulur ve korunur. Dolayısıyla Meclis ancak baş komutanını seçmek ve ona güvenini sürdürmek şeklinde yetkisini kullanır. Onun dışında savaş ve barışa bile Meclis karar veremez. Çünkü bu dışarıdan gelen bir olaydır. O halde sıkıyönetim, seferberlik ve savaş kararlarını alma yetkisi asker olan devlet başkanına ait olmalıdır. Yalnız bu kararını alırken Genelkurmay Başkanı ve Başbakanla istişare eder. Zira bunlar çok gizli olmak zorundadır.

 

SORUN ÇÖZÜM

III- DIŞ İLİŞKİLER ÜÇLÜ YÖNETİM (Başkan, Başbakan, Kurmay Başkanı)

1) Coğrafî Sorun        Serbest Ülke

2) Irkî Sorun Bağımsız İl ve Bucaklar

3) Dinî Sorun Dinî Okulların Açılması

4)Tarihî Sorun Orta Ülkeler Birliği

5) Bağımsızlık Sorunu İnsanlık Anayasası (yerinden yönetim) Bağımlı Olacaktır.

6) ABD Sorunu ABD ile Barış İçin Beraberlik, Savaş İçin Tarafsızlık

7) AB Sorunu Dışarıdan Ama Müttefik

8) İsrail Sorunu Barış ve İki Tarafa Sınır Garantisi

9) Rusya Sorunu Orta Ülkeler Topluluğu

10) Çin Sorunu Devlete Sadakat, Yahut Hicret

 

 

IV- GÜVENLİK (MAFYA) SİLAHLI SAVUNMA HAKKI

Açıklama:

Türkiye’nin doğu illerinde görünür güvensizlik vardır. Diğer bölgelerde ise gizli güvensizlik vardır. Kimse malından, canından, işinden ve ırzından emin değildir. Şöyle; bana kimse dokunamaz, arkamda devletim var diyemiyor. Kimse devletten korktuğu için eşkıyalıktan uzak durmamaktadır. Halkımızda millî ve dinî hislerin kuvvetli olması, vicdanlı olması nedeniyle sorunsuz yaşamaktayız. Bununla beraber yoksulluk sınırı vicdanları zorlamaktadır. Türkiye’yi mafyaların insafı yönetmektedir.

Çözüm:

Hakemlik sistemi getirilerek önce halkın yargıya güvenci sağlanmalıdır. Sonra yargı üstünlüğünü kesinleştirmeliyiz. Soruşturma sistemi de değiştirilmeli, polis hukuk davalarını da soruşturmalıdır. Önce şifahi sonra yazılı soruşturmaya dayandırılmalıdır. Polis ve yargı halkın güvenine kavuşturulmalı ve etkin hâle getirilmelidir. Yargı ve soruşturma demokratlaştırılmalı ama etkin hâle getirilmelidir. En önemlisi, askerlik yapan silah taşımalı, canını, malını, ırzını ve işini koruyabilmelidir. Ceza kalkmalı, nefsi müdafaada diyet ödenmelidir.

 

SORUN ÇÖZÜM

IV- GÜVENLİK (MAFYA)        SİLAHLI SAVUNMA HAKKI   

1. MİT Sorunu Açık İstihbarat Teşkilatı

2. Silahlı Mafya Sorunu İllerde Kendi Halkından Jandarma

3. İş Mafyası Sorunu  Hatların Artırmalı Arzı

4. Senet Mafyası Borçlanma Ehliyeti Kalkar Mafya da sona erer.

5.Rüşvet Mafyası Rüşvet Yasağının Kaldırılması

6. İşkence Sorunu Dört Kademeli Soruşturma

7. Faili Meçhul Cinayetler Kasame Sistemi

8.Yetkisiz Polis Soruşturmacı Şehadeti

9. Toplum Polisi Sorunu Tespit Polisi

10. Savcı Sorunu Siyasi Partilere Kamu Davası Açma Yetkisi 

 

 

 

V- RÜŞVET BUCAK KAMU HUKUKU

Açıklama:

Rüşvet topluluğun kanseridir. Vücudun kendi hücreleri azdığı için tedavisi şu anda imkansızdır. Toplulukta da rüşvet yaygınlaştı mı artık onu hukuk yolları ile tedavi etmek mümkün değildir. Çünkü rüşveti ortadan kaldıracak olanlar da rüşvet almaktadır. Rüşvet mafyaları oluşmuştur. Rüşvet almayanlar cezalanmakta, rüşvet vermeyenler ezilmektedir. Devletin varlığı için bundan büyük tehlike yok gibidir. Bir cephe komutanın rüşvet aldığını düşünün. O devletin hâli ne olur?

Çözüm:

Ülke 100’e yakın ile ayrılmalı ve iç güvenliği onlar sağlamalıdır. Ayrıca her il de 100’e yakın bucağa ayrılmalı ve bu bucaklar kendi hukuk düzenlerini kendileri kurmalıdır. Ceza kanunlarını da kendileri yapmalıdırlar. Böylece oluşmuş bağımsız bucaklar, birbirlerini tanıyanlardan oluşacağı için rüşvet mekanizmasını çalıştıramazlar. Vücut kendi kendisini tedaviye başlar. Halk sağlıksız bucaklardan sağlıklı bucaklara göç eder. Nüfusu 3000’den aşağı düşen rüşvetli bucaklar feshedilir. Böylece ülke sağlığa kavuşmuş olur.     

 

SORUN ÇÖZÜM

V -RÜŞVET          BUCAK KAMU HUKUKU

1- Verme Zorunluluğu Hukuk Düzeni Sonradan Dava

2- Alma Zorunluluğu Görevliye Kredi ve Çalışma Serbestliği

3- Yargı Yoluyla Önlenemez Hizmette Rekabet

4- Askeri Metotla Önlenemez Dayanışma Sorumluluğu ve Denetimi

5- Kanser Gibidir Sonu Ölüme Gider Görevli Yerine Hizmetli

6- Merkezi Yönetimlerde Ortaya Çıkar Yerinde Karar, Sonradan Denetim

7- Baskı Yönetimlerinde Ortaya Çıkar Bürokrat Dokunulmazlığının Kaldırılması

8- İhale Sistemleri ile Ortaya Çıkar İhale Edenin Zamanla Artırması veya Eksiltmesi

9- Etkin Yargı Olmazsa Ortaya Çıkar  Hakem Kararlarının Hemen Uygulanması

10- Rüşvet Yolsuzluğun Sonucudur.   Adil Düzen 

 

 

VI- EKONOMİ SORUNU ÇALIŞMA KREDİSİ

Açıklama:

Türkiye’de her ailenin 10 000 dolar borcu vardır. 15 sene sonra yeni borç alınmazsa bile, sadece faiz sebebiyle her ailenin 100 000 dolar borcu olacaktır. Ortalama servetin iki katı borç olacaktır. Türkiye’nin kurtulması imkansız hâle gelecektir. Zaten bu borçlar gereksizdir. Sırf Türkiye’yi batırmak için alınmıştır. Türkiye’de 28 milyon çalışan vardır. Yarısı işsizdir. 14 milyon işsiz vardır. Halk açlıktan birbirine girmek üzeridir.

Çözüm

Dış borç iç borca çevrilmekle, borç iştirake çevrilmekle, dolar borcu mal borcuna çevirmekle, Türk lirasını altına kota etmekle ödenir. İşsizlik, işverenleri borçlandırarak çalışanlara devletin ücretlerini ödemesi, ham madde bedelini devletin ödemesi, elektriği kredilendirmesi, eski borçları ertelemesi ve zorunlu sigortanın kaldırılması ile sağlanır.

 

SORUN ÇÖZÜM

VI- EKONOMİ SORUNU ÇALIŞMA KREDİSİ

1- Faiz Kredileşme

2- Enflasyon Üretene Kredi   

3- İşsizlik Faizsiz, İcrasız Kredi

4- İç Borç Altın Değeri İle Borçlanma

5- Dış Borç Konvertibl Para 

6- Bütçe Açığı Denge Bütçesi

7- Dış Ticaret Açığı İhracat Kadar İthalat Kredisi

8- Pazar Sorunu Selem Kredisi 

9- Bürokrasi Sorunu Memura Kredili Serbest İş

10- Dağınıklık                           Genel hizmet

 

 

 

 

VII- YÖNETİM SORUNU HİZMETLİLER YÖNETİMİ

Açıklama:

İlk dönemlerde bir kabile kendi gücü ile birçok kabileleri yönetirdi. Sonra köleler eğitilerek bir yönetim biçimi geliştirildi. Şimdi ise ücretlilerle devlet yönetiliyor. Okumuşları istihdam ilkesi yaygınlaşmıştır. Bu yönetim biçimi merkezî yönetimi zorunlu kılmaktadır. Devleti hantallaştırmaktadır. Devleti küçültme iddiaları gelmektedir. Bu da devleti çökertmektedir.

Çözüm:

Çözüm, serbest meslek sisteminin geliştirilmesidir. Diplomayı devlet verecek. Bir hizmeti on civarında hizmetli verecek. Halk kendi hizmetlisini kendisi seçecek. Hizmet verenler maaşlarını hizmet verdiği kimseler sayısınca alacak.

 

SORUN ÇÖZÜM

VII- YÖNETİM SORUNU HİZMETLİLER YÖNETİMİ

1- Etkisiz Yönetim Kararların Kesinliği, Hakemler Denetimi

2- Denetimsiz Yönetim Partiler Denetimi

3- İmtiyazlı Yönetim İlmî Sınıflama ve Hakemlik

4- Merkezî Yönetim Dengeli Çevre Taşra Yönetimi                   

5- Bilgisiz Yönetim Teminatlı Dayanışma

6- Kayırmalı Yönetim Çoklu Demokratik Yönetim   

7- Pahalı Yönetim Görevliye Ek Gelir

8- Sorumsuz Yönetim Gecikme Sorumluluğu           

9- Kanunsuz Yönetim Hakemler Yorumu

10- Ortak İşler Genel Hizmet ve Vakıfları

 

 

VIII- ÖĞRETİM SORUNU       ORTAK İMTİHANLI SERBESTLİK

Açıklama:

Öğretim, doğruyu yanlıştan ayırma melekesini geliştirir. Tartışmaya dayanır. Eğitim, insanın zihnî ve bedenî melekelerini doğru işleri yapacak hâle getirilmesidir. Teslimiyetli bir alışmaya ihtiyaç vardır. Eğitim ve öğretimin birlikte yapılması usul farklılığından dolay başarısız olmaktadır.

Çözüm:

Öğretimin serbest okullar tarafından yapılmalı, ortak imtihanlarla birlik sağlanmalıdır. Eğitimin ise dayanışmalar tarafından tamamen bağımsız iç disiplin içinde yapılması gerekir

SORUN ÇÖZÜM   

1- Eskimiş Öğretim Üniversite Bağımsızlığı   

2- Dağınık Öğretim Ortak Metin, Ortak Sınav 

3- İsraflı Öğretim Çalışarak Okumak

4- Baskılı Öğretim Programsız Serbest Öğretim

5- Çatışmalı Öğretim Tartışmalı Öğretim

6- Teminatsız Öğretim Dayanışmalı Teminat

7- Ayırımcı Öğretim Mahalli Nüfusa Göre Nisbî Diploma

8- Dogmatik Öğretim Sorularda Hakim Denetimi

9- Diploma Öğretimi Diplomasızlar Da İş Yapabilmeli

10- Kesikli Öğretim Her Yaşta İmtihan

 

 

 

 

IX- EĞİTİM SORUNU DİNÎ DAYANIŞMA ORTAKLIĞI

Açıklama:

İnsanda dört meleke vardır. Fikirler, hisler, irade ve ünsiyet. Fikirler, doğru ile yanlışı ayırır. Hisler, iyi ile kötüyü ayırır. Ben yaşamalıyım. Bunu fikirler tespit edemez. Biraz sonra öleceğime göre niçin yaşamalıyım? Ben milletimi ve devletimi korumalıyım. Niçin? Bunu fikirler ve ilim tespit edemez, hisler tespit eder. Hislerin içtimaileşmiş şekline din denmektedir. Din imana dayanır. Osmanlılarda din devleti koruma imanını getirmiştir. İbadetlerle adil bir devlet düzeni halkın canını verdiği inanç halinde idi. Şehit olacağım diye savaşa gidiyordu. Lâiklik istismar edilerek devletle din birbirine düşman edildi. İnsanlar inanarak değil, korkarak savaşa gidiyor.

Çözüm:

Bu ülkede yaşayan herkes kendi dinini ve imanını koruyabilmek için bu devleti korumak zorundadır. Devlet yıkılırsa ne din kalır, ne iman. Lâiklik inançlara düşmanlık şeklinde değil, tam aksine bütün dinlere yaşama imkanı sağlamak demektir. Değişik dinlerin bir arada yaşamalarına imkan veren bir düzendir. Herkes kendi imanı için ülkeyi ortak olarak savunur.

 

SORUN ÇÖZÜM

IX- EĞİTİM SORUNU DİNÎ DAYANIŞMA ORTAKLIĞI

1- Ayırımcı Eğitim Yirmide Bir, Beşte Bir Sınırı

2- Anti Lâik Eğitim Eğitimde Devletin Karışmaması

3- Tekel Eğitimi Dayanışmaların Eğitimi

4- Çelişkili Eğitim Öğretim Eğitimden Ayrılmalıdır

5- İstilacı Eğitim Eşit Uzaklık.     

6- Anti Demokratik Eğitim Aile Eğitimi

7- İstikrarsız Eğitim Mabet Eğitimi, Bakanlıklar Kurumları İle Böyle Olmalıdır.

8- Ahlâksız Eğitim Dinî Dayanışma, Teminat ve Yargı Denetimi

9- Gizli Eğitim Müdahalesiz Eğitim Sıkıyönetimle Çözülmelidir

10- Dogmatik Eğitim Çoklu Etkin Eğitim

 

X- YARGI SORUNU HAKEMLİK SİSTEMİ

Açıklama:

Eskiden yargı birbirini tanıyan kişiler arasında halkın sosyal denetimi ile adil bir şekilde yürümekte idi. Birbirini tanımayan taraflar, şahitler bilirkişiler, yargı ve savcılar müvekkil ve vekiller arasında cereyan etmektedir. Sosyal denetim ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla yargı ancak iktidarların veya zenginlerin bir baskı aracı hâline gelmiştir. Adaleti dağıtmamakta, zulme âlet olmaktadır.

Çözüm:

Yerinden yönetim ve hakemlik sistemine geçiştir. Mahkemeler 5000 nüfuslu bucaklarda kurulmalı, hakemler 50 000 nüfuslu ilçe merkezinden seçilmelidir. 

 

SORUN ÇÖZÜM

X- YARGI SORUNU HAKEMLİK SİSTEMİ

1- Pahalı Yargı Avukatlık Hakemliğe Çevrilecek

2- Ezici Yargı Yerinde Soruşturma

3- Bağımlı Yargı Temyiz yok. Akileler tazmin Eder

4- Taraflı Yargı Baş Hakemi Hakemler Seçmelidir

5- Etkisiz Yargı Yargıya Karşı Gelen Tenkil Edilmeli

6- Gecikmeli Yargı Dıştan Soruşturma

8- Yöneten Yargı Uymayanı Yargı İle Sürme

9- Dengesiz Yargı Savcılık Kaldırılmalı. Parti Hakemleri.

10-Tekel Yargı Bucaklarda Hakemler Yargısı




GÜVENLİK SORUNU VE ÇÖZÜMÜ



IV- GÜVENLİK (MAFYA)

 

Açıklama:

Türkiye’nin doğu illerinde görünür güvensizlik vardır. Diğer bölgelerde ise gizli güvensizlik vardır. Kimse malından, canından, işinden ve ırzından emin değildir. Şöyle; bana kimse dokunamaz, arkamda devletim var diyemiyor. Kimse devletten korktuğu için eşkıyalıktan uzak durmamaktadır. Halkımızda millî ve dinî hislerin kuvvetli olması, vicdanlı olması nedeniyle sorunsuz yaşamaktayız. Bununla beraber yoksulluk sınırı vicdanları zorlamaktadır. Türkiye’yi mafyaların insafı yönetmektedir.

Çözüm:

Hakemlik sistemi getirilerek önce halkın yargıya güvenci sağlanmalıdır. Sonra yargı üstünlüğünü kesinleştirmeliyiz. Soruşturma sistemi de değiştirilmeli, polis hukuk davalarını da soruşturmalıdır. Önce şifahi sonra yazılı soruşturmaya dayandırılmalıdır. Polis ve yargı halkın güvenine kavuşturulmalı, etkin hâle getirilmelidir. Yargı ve soruşturma demokratlaştırılmalı ama etkin hale getirilmelidir. En önemlisi, askerlik yapan silah taşımalı, canını, malını, ırzını ve işini koruyabilmelidir. Ceza kalkmalı, nefsi müdafaada diyet ödenmelidir.

 

1. MİT Sorunu

Açıklama:

Sömürücü sermaye devleti kendisine göre yönetmek için önce silahlı mafyayı üretmiştir. Ona karşı da gizli istihbarat ile devlet mafyasını oluşturmuştur. Hukuk dışı davranışlarda bulunan her kuruluş mafyadır. Hukuk içi kuruluşun ayıracı açıklıktır. Gizli olan her şey hukuk dışıdır. Savunması alınmadan suçlama yapan bir kuruluş hukuk dışıdır. Yer altında silah mafyası ile devlet mafyasını dirsek teması haline getirmek, faili meçhul cinayetlerin sürüp gitmesi demektir.

Çözüm:

Devletin istihbarata ihtiyacı vardır. Devlet açık istihbarat kurumunu kurmalıdır. Kişi için her söylenen kendisine duyurulmalı ve savunması alınmalıdır. Yargı tarafından karara bağlanmayan hiçbir habere dayanarak devlet herhangi bir işlem yapmamalıdır. MİT orduya devredilmelidir. Ordu bu haberlerini yalnız savaşta ve sıkıyönetimde değerlendirmelidir. Barışta bu haberlerden yararlanmayacaktır.

 

2. Silahlı Mafya Sorunu

Açıklama:

Hemen hemen tamamı dış güçler tarafından organize edilen silahlı mafyaya karşı başarılı mücadele verilememiştir. Bir-iki hafta içinde Kıbrıs’ı alan ordu, 15-16 yıldır tatmin edici sonuç alamamıştır. Uzun süren iç savaş orduda istenmez olaylara sebebiyet vermiş, halk bezmiş ve onların yanında yer almaya meyletmeye başlamıştır. Bu durumda Türkiye iç savaşa sürüklenme tehlikesi ile karşı karşıya gelmiştir.

Çözüm:

Ordu kendi halkıyla savaşamaz. Ordu ancak cephe savaşı verebilir. Ordu derhal geri çekilmelidir. Türkiye bağımsız illere ayrılmalıdır. İç güvenliği illerin kurduğu jandarma teşkilatı korumalıdır. Ayrıca her türlü fikrin ayırımcı olsa da Meclis’te temsil edilmesine yer verilmelidir. İl kendi güvenliğini sağlayamazsa, bölgeden askeri birlik çağırılmalıdır. Sıkıyönetim askeri metotla sorunu yetkisi içinde kısa zamanda sona erdirilmelidir. Artık adalet düşünülmemelidir.

 

3. İş Mafyası Sorunu

Açıklama:

Pazara gidip malınızı satamazsınız. Doktorsanız hastayı kabul edip muayene edemezsiniz. Kamyonunuza bir eşya vurup taşıyamazsınız. Her yerin her iş mafyası oluşmuştur. Onlara haraç vermek zorunda kalırsınız. Bir sokakta herkes satsa satıcılar iflas eder. Devletin yapması gereken düzenlemeyi mafyalar yapmaktadır. Bu da düzensizliğin kaynağı olmaktadır.

Çözüm:

Sınırlı bir sahada faaliyet gösteren kimseler hattı kamudan almalıdır. İlk hatlar ucuz, sonraki hatlar pahalı olmalıdır. Devlet isteyene hat satmalı, isteyenden de almalıdır. Aynı anda alınacak ve satılacak arasında hat farkı olmamalıdır. Televizyon ve radyo kanallarını böyle satmalıdır. Ondan sonra gizli soruşturmalarla hâlâ mafyalık yapan kimseleri oradan uzaklaştırılmalıdır. Ayrılmayan tenkil edilmelidir. 

 

4. Senet Mafyası

Açıklama:

Yargının etkisiz olması nedeniyle senet mafyası türemiştir. Alacağını alamayan kimse borçluya gitmekte tehdit ederek tahsilat yapmaktadır. Senet tahsilatı ile geçinen mafya iş bulamazsa ne yapacağını tahmin edebiliriz. Devlet öncesi bedeviler devrine düşeriz.

Çözüm:

Hakemlerle kesinleşen borcunu ödeyemeyen veya ödenmeyen kimsenin borçlanma ehliyetini kaldırmalıyız. Ona kredi vermemeliyiz. Kimse ona borç vermemelidir. Veren de isteyememelidir. Herkese gerekli krediyi devlet faizsiz verirse senetli çalışmalar ortadan kalkar, mafya da sona erer.

 

5. Rüşvet Mafyası

Açıklama:

Ülkede rüşvet mafyası oluşmuştur. Her yetkilinin sicilini tutuyorlar, kendilerine veya yakınlarına suç işletiyorlar, sonra rüşvet teklif ediyorlar, almazsa suçlayarak soruşturma yaptırıyorlar. Rüşveti orda kullanıyorlar. Bu sebeple namuslu görevliler kenara itiliyor. Meydan rüşveti alan görevlilere bırakılıyor.

Çözüm:

 

Rüşvet yasak olmaktan çıkarılmalıdır. Görevlinin verdiği kararlar uygulanmalıdır. Ancak, hakemlerden oluşan tarafsız ve bağımsız yargı denetiminde görevlinin kararları iptal edilmeli, zararlar ödetilmelidir. Verdiği rüşvet de ona ceza olmalıdır. Görevli ise ehliyeti düşürmek suretiyle cezalandırılmalıdır. Aldığı rüşvet kendisinde kalmalıdır. Ehliyet bilgisizlikten düşürülmelidir. Aldığı para onun olmalıdır.

 

6. İşkence Sorunu

Açıklama:

Dünya ve Türkiye tarım döneminden sanayi dönemine geçmektedir. İşlenen cinayetlerin ortaya çıkarılması son derece zorlaşmıştır. Bütün dünyada güvenlik işkence ile sağlanmaktadır. Hakimler soruşturma için karakola gönderilmektedir. Sonra da polis sorumlu tutulmaktadır. İşkence yapılmayacaksa sanığı neden karakola gönderiyorsunuz? İşkence ne kadar kötü ise anarşi de ondan daha kötüdür. Bu sorun çıkmazdadır.

Çözüm:

Karakolda işkence kalkmalıdır. Ancak, soruşturmacı polisin kanaati mahkumiyet için yeterli olmalıdır. Soruşturma sonunda elde ettiği kanaat yeterli olmalıdır. Karakol soruşturması kalkmalı, önce sözlü olarak ayağına gidilmeli, sonra da yazı yazılarak ifadeler alınmalıdır. Diğer kanıtları da değerlendirerek tanıklık yapar. Hakim ona delilleri soramaz. Hakim kanıtlara girmez. Faili meçhul cinayetlerde bu fiili işleme ihtimali olan kimseler tazmin ederler. Tazminatlı af müessesesi cinayetleri ortaya çıkarır.

           

7. Faili Meçhul Cinayetler

Açıklama:

Kentlerin büyümesi sonucu suçluları yakalamak çok zorlaşmıştır. Karakol işkenceleri ile bile ortaya çıkarılamamaktadır. Silahlı mafya, gizli istihbarat örgütleri, rüşvet de bu kentleşmeye eklenince artık yargı sadece tarihî hatıra olarak durmaktadır.

Çözüm:

Çözüm, fıkıhtaki kasame sistemidir. Fiili işlemiş veya bilmiş olmaları muhtemel olan kimseler arasında soruşturma yapılır. Faili ortaya çıkarmazlarsa ağır diyet olarak mağdurlara ödenir. Böylece zararı herkese dokunacağı için herkes herkesi bekler. Bir de soruşturmacıların kesin kanaatleri cezanın uygulanmasında yeterli sayılır. Kesin ispatlar olmadığı zaman da diyet ödenir.

 

8.Yetkisiz Polis

Açıklama:

Polise görev veriyoruz, yetki vermiyoruz. Silah veriyoruz, kullanma diyoruz. Eşkıya polis öldürüyor, asamıyoruz. İdam cezasının olmadığı yerde güven olmaz. Zaten idamı kaldırma sömürü sermayesinin dünyayı parasıyla dize getirmek için ortaya koyduğu bir metottur. Parası var o öldürtecek. Sonra sen öldüreni öldüremeyeceksin. Hapishaneleri de dinlenme evleri hâline getirecek.

Çözüm:

Polis soruşturma yapacaktır. Barış zamanında idam cezası yalnız katile uygulanacaktır. Af ile diyete dönüşebilecektir. Soruşturma sonunda polisin kesin kanaatleri geçerli olmalıdır. Sanığa söyletme gibi bir şart olmalıdır. Polisi silah kullanmak zorunda kaldığı zaman çekinmeden silah kullanabilmelidir. Polise ceza verilmemeli, devlet onu tazmin etmelidir. Yargı kararlarına uymayan jandarma tarafından tenkil edilmelidir. Tenkiline de yargı karar vermelidir.

 

9. Toplum Polisi Sorunu

Açıklama:

Sanayi döneminde sokaklarda halk taşkınlık yapmakta ve bu taşkınlığı önlemek için toplum polisi görevlendirilmektedir. Polis silah kullanırsa hukuk düzeni dışına çıkılmış olur, kullanmazsa kendisine silah kullanılır. Hukuk düzeninde polis bu sorunu çözememektedir.

 

Çözüm:

Hukuk düzeninde kimsenin fiil işlemesine mani olunmaz. Polis tesbitler yapar. Bulunanları belirler. Sonra soruşturma yapar. Suçlular cezalandırılır. Askerlik yapan herkes silah taşımak hakkına sahiptir. Silah saldırma aracı değil, savunma aracıdır. Haksız iken silah kullanırsa kısas yapılır. Haklı iken silah kullanırsa diyet ödenir. Toplum polisi kaldırılacaktır. Sadece tespit polisleri olacaktır.

 

10. Savcı Sorunu 

Açıklama:

Krallıkların olduğu yerde krallar kendi otoritelerini sağlamak için savcılar bulundururlar. Savcılar kralların emrindedir. İslâmiyet’te savcılık yoktur. Şimdi savcılar bağımsız hâle getirilmiştir. Savcılar devleti olmuştur. Partiler açıyor, partiler kapatıyorlar. Karakollarda dayak attırıyorlar. Suçsuz kişileri mahkemelerde süründürüyorlar. Atanmışlar azledilemiyorlar. Güvenlik sağlanamıyor. Mahkemelerde hakimin yanında oturtuluyorlar.

Çözüm:

Kamu davalarını siyasi parti başkanları açmalıdır. İlçelerde, illerde ve ülkelerde genel seçimde %5’den fazla oy alan parti ilçe, il, ve ülke başkanları hakemlerini seçerek kamu davalarını açabilmelidirler. Savcılık kaldırılmalıdır. Ülkede demokratik olmayan hiçbir şey kalmamalıdır. Avukatlık hakemlik sistemine dönüştürülmelidir. Kamu davasının hakemi yani savcı da sanığın yanında oturmalıdır.




RÜŞVET SORUNU VE ÇÖZÜMÜ


 

V- RÜŞVET

 

Açıklama:

Rüşvet topluluğun kanseridir. Vücudun kendi hücreleri azdığı için tedavisi şu anda imkansızdır. Toplulukta da rüşvet yaygınlaştı mı artık onu hukuk yolları ile tedavi etmek mümkün değildir. Çünkü rüşveti ortadan kaldıracak olanlar da rüşvet almaktadır. Rüşvet mafyaları oluşmuştur. Rüşvet almayanlar cezalanmakta, rüşvet vermeyenler ezilmektedir. Devletin varlığı için bundan büyük tehlike yok gibidir. Bir cephe komutanın rüşvet aldığını düşünün, o devletin hâli ne olur?

Çözüm:

Ülke 100’e yakın ile ayrılmalı iç güvenliği onlar sağlamalıdır. Ayrıca her il de 100’e yakın bucağa ayrılmalı kendi hukuk düzenlerini kendileri kurmalıdır. Ceza kanunlarını da kendileri yapmalıdırlar. Böylece oluşmuş bağımsız bucaklar birbirlerini tanıyanlardan oluşacağı için rüşvet mekanizmasını çalıştıramazlar. Vücut kendi kendisini tedaviye başlar. Halk sağlıksız bucaklardan sağlıklı bucaklara göç eder. Nüfusu 3000’den aşağı düşen rüşvetli bucaklar feshedilir. Böylece ülke sağlığa kavuşmuş olur.         

 

1- Rüşvet Verme Zorunluluğu

Açıklama:

Bu gün o kadar çelişkili ve bol mevzuat vardır ki halkın bunlara uyması mümkün değildir. Enflasyonu vergilendiren bir zihniyete halk nasıl dayanacaktır. Dolayısıyla herkes yolsuzluk yapmaktadır. Görevli tam mevzuatı uygulasa ülke yıkılır. Zaten kendisi de rüşvet almasa açlıktan ölür. O halde rüşvete görevliyi biz zorluyoruz.

Çözüm:

Hakemlerden oluşan tarafsız ve bağımsız yargı sistemi oluşturmalıyız. Görevli ile vatandaşı eşit şartlar altında hakemlere baş vurma yetkisini vermeliyiz. Hakemlerin antidemokratik kanunları eleme hakkı olmalıdır. Böylece halkı ve görevliyi çelişkili mevzuattan kurtarmalıyız. Ayrıca devlet görevlilerine serbest iş yapma yetkisini vermeliyiz. Onlara kredide vermemeliyiz. Maaşı yetmediği zaman dışarıda iş yaparak veya yakınlısına ortak olarak ek gelir temin etmelidir.

 

2- Rüşvet Alma Zorunluluğu

Açıklama:

Bürokratik engeller ve ekonomik krizler halkı yolsuzluğa sürüklemektedir. Halk devlet memurlarına rüşvet vermezse hayatını sürdürememektedir. Halk zorunlu olarak rüşvet vermektedir. Yoksa yaşayamaz. Ölümden öte köy yoktur. Eski bakan, yeni parti genel başkanı Tantan’ın bağırması ile bu sorun çözülmez.

Çözüm:

Hakemlerden oluşan bağımsız, tarafsız ve etkin yargı oluşturulmalıdır. Halk hakkını rüşvetsiz alabilmelidir. Ayrıca her çalışana çalışma kredisi verilmeli, çalıştığı yere borçlandırılmalı ve ona ödenmelidir. Cebrî icralar uygulanarak insanların yaşama ve çalışma imkanları ellerinden alınmamalıdır. Borcunu ödemeyenin cezası borçlanma ehliyetini yitirmesi olmalıdır.

 

3- Rüşvet Yargı Yoluyla Önlenemez

Açıklama:

Rüşveti yasaklayalım! Rüşveti cezalandırıp onu önlemeye kalkışmak, çıbanı deşip de mikropların tüm vücudu sarmasına neden olur. Çünkü böyle bir uygulama rüşvetin rayicini yükseltmekten başka bir işe yaramaz. Rüşvet mafyasını daha da etkin hâle getirir. Rüşvet vermezlerse silah kullanmaya başlarlar.

Çözüm

Çözüm, rüşveti yasak olmaktan çıkarıp etkisiz hâle getirmektir. Bu da hukuk düzeninin etkisi ile olur. Yani, kişi herhangi bir şeyi yaparken bir yerden izin almaz. Mühendis projesini yapar, bir yere tasdik ettirmeden istediği yerde binayı diker. Siyasi partiler hakemlerden oluşan yargıya baş vurur ve o binayı yıktırır, zararları da ödetirler. Böylece rüşvet işe yaramaz hal alır. Görevli görevini yapmadığı zaman cezalandırılır. Görevi yanlış yaparsa cezalandırılır. Rüşveti ister alsın, ister almasın, bizi ilgilendirmez. Ayrıca görevliler arasında rekabet koymalıyız. Tapu muamelesi yapan memur ek bir ücret almalıdır. Çok memur bir arada çalışmalıdır. Böylece rüşveti resmileştirirsek denetim altına almış oluruz.

 

4- Rüşvet Askeri Metotla Önlenemez

Açıklama:

Sıkıyönetim ilân etsek ve rüşveti ortadan kaldırmaya başlasak yine başaramayız. Bu sefer askerler rüşvet almak zorunda kalırlar. Daha ileri gidilir, halktan haraç almaya başlarlar. İnsan insandır. Asker olsun sivil olsun değişmez. Kişileri böyle tehlikeli yerlere getirmemek gerekir.

Çözüm:

Ordu iç güvenlik işlerine karıştırılmamalıdır. İç güvenlik illerin jandarma teşkilatı tarafından korumalıdır. Jandarma da hukuk düzenine karışmamalıdır. Hukuka herkes kendi isteğiyle uymalıdır. Gerekirse sehpaya kendisi gidip başını uzatmalıdır. Yargı kararlarına uymayanlar, mahkeme kararı ile tenkille karara bağlanmalıdır. Jandarma o zaman harekete geçip onu tenkil etmelidir. Yani, bulduğu yerde öldürmelidir. Hukuka uymayanların hatırı için hukuka uyanlar rahatsız edilip tutuklanmamalı, kovalanmamalıdır.

 

5- Rüşvet Kanser Hastalığı Gibidir, Sonu Ölüme Gider

Açıklama:

Rüşvet rüşveti ortadan kaldıracakların hastalığıdır. Gittikçe azgınlaşır. Önce görevliler, sonra şefler, sonra müdürler, sonra genel müdürler, sonra bakanlar, sonra başbakan ve komutanlar almağa başlar. Devlet çöker. Sovyetler bunun tipik örneğidir. Gorbaçov tedaviye kalkıştı, devlet yıkıldı. Buna baştan müsaade edilmemelidir.

Çözüm:

Devleti bürokratik düzenden çıkararak serbest meslek düzenine geçirmedir. Doktor devletten maaş alacaktır. Hastayı parasız temin edecektir. Ancak doktora hastayı tedavi ettiği için değil de, kişinin sağlığını koruduğu için maaş verilmelidir. Bu maaş da sağlığını korumasını tekeffül ettiği kişi sayısınca verilmelidir. Böylece doktorlar arasında rekabet ortaya çıkar. Avukat devletten maaş almalıdır; ama hukuk müşavirliğini yaptığı kimseler sayısınca bunu almalıdır. Bütün kamu hizmetlerinde böyle serbest meslek usûlü uygulanacaktır. Bürokrasi tasfiye edilecektir. Böylece rüşvet de tasfiye edilmiş olur. 

 

6- Rüşvet Merkezî Yönetimlerde Ortaya Çıkar

Açıklama:

Merkezî yönetimlerde rüşvet yaygınlaşır. Görevliler her türlü yanlışları yapar ve suçu merkeze atarlar, kanunlara atarlar. Rüşvet mafyaları merkezi yanıltırlar. Uzaktan yönetme etkisiz yönetmedir. Rüşvetin kaynağıdır. Merkezî yönetimde yetkili belli değildir. Dolayısıyla sorumlu belli değildir. Arada her türlü yolsuzluk olur, yakalayamazsınız.

Çözüm:

Yerinden yönetimle rüşvet çözülür. İlk görevli kim ise tam yetkili odur. O ilk görevli ve yetkili zaman kaybetmeden yetkisini kullanarak sorunu çözmek zorundadır. Ben bilmiyorum, soramam diyemez. Bilmiyorsan bu işi yapma. Denetleme sonra yapılır. Mağduriyetler giderilebilir. Ama sorumlu bellidir. Böylece rüşvet almaya cesaret edemez.

 

7- Baskı Yöntemlerde Ortaya Çıkar:

Açıklama:

Hukuk düzeniyle idare edilmeyen yerlerde keyfi idare vardır. Keyfi idare ancak baskı ile yürütülür. Baskıyı yapmak için baskı yapacak güce ihtiyaç vardır. Böylece bir baskı şebekesi oluşur. Onlar birbirini tutmak zorundadırlar. Birbirlerinin korurlar. Anadolu’da şöyle bir deyim vardır: “İt itin kuyruğuna basmaz.” Böylece rüşvet baskı şebeksinin besini olur.

Çözüm:

Çözüm hukuk düzenidir. Hukuk düzeninde halk serbesttir. Her tülü işleri yapar. Sonra yargı önünde hesap verir. Yöneticiler baştan suçları önlemezler. Çünkü suçları

önlemeye çalışmak bir suçun daha işlenmesine sebep olmaktadır. Eğer hukuk düzeninde suçlar önlenemiyorsa o zaman sıkıyönetim ilan olunur, asker askerî metotlarla sorunu çözer. Hukuk düzeninde askerî metot uygulanamaz.

 

8- Rüşvet İhale Sistemleri İle Ortaya Çıkar

Açıklama:

Rüşvetin bir kaynağı da ihale sistemidir. Devlet ihaleye giriş belgesini vermektedir. Belli sayıda ihaleye girenler tekel oluşturmuşlardır. Anlaşarak girerler, üç-dört misli pahalıya mal ederler ve aralarında paylaşırlar. Görevliler de bunlara ortak olurlar.

Çözüm:

Çözüm, ihalenin peyderpey yapılmasıdır. İhale küçük partiler şeklinde yapılarak tekel önlenmelidir. Sonra ihale artırma veya eksiltme şeklinde aynı anda yapılmalıdır. Devlet önce az değerle ihale edip zamanla artırmalıdır. İlk talip olana vermelidir. Satışta da tersini yapmalıdır.Önce çok değer istemeli, zamanla azaltmalı, ilk talip olana vermelidir. Şartnameler ve kontroller hakemlerden oluşan tarafsız ve bağımsız etkin yargı denetiminde olmalıdır. 

 

9- Rüşvet Etkin Yargı Olmazsa Ortaya Çıkar

Açıklama:

Bugün yargılamalar onlarca sene sürmektedir. Kararların çoğu da usul üzerine verilmektedir. İki taraf da kaybetmektedir. Kazanan sadece avukatlar olmaktadır. Yargının bu kadar uzamasına avukatlar sebep olmaktadır. Hakkını yargıdan alamayanlar rüşvet mafyalarına bu işi hallettirmektedirler.

Çözüm:

Avukatlık hakemliğe dönüştürülmelidir. Mahkeme taraflarca seçilmiş hakemlerden oluşmalıdır. Birini bir taraf, diğerini diğer taraf seçmelidir. Baş hakemi hakemler seçmelidir. Son söz baş hakemin olmalıdır. Zamanında hükmetmeyen hakemlerin hakemlik ehliyetleri alınmalıdır.

 

10- Rüşvet Yolsuzluğun Sonucudur   

Açıklama:

Faiz enflasyonu, enflasyon işsizliği, işsizlik açlığı, açlık borcu, ödenemeyen borç yolsuzluğu doğurmaktadır. Yolsuzluk yapan halkı denetleyen görevlilerin kendileri de aç olduğu için rüşvet almaktadırlar.

Çözüm:

Çözüm, herkese iş ve herkese aş sisteminin getirilmesidir. Herkese işin sırrı, kredinin çalışanlara verilmesidir. Herkese aşın sırrı, genel sosyal güvenliktir. Kimseden prim veya aidat istenmeden çalışamayanlara ve çalışmayanlara sosyal hakları verilmelidir. Yeryüzü insanlığındır. Çalışmasa da her insanın kira payından yaşama hakkı vardır. Nereden bulacağız sorunu yoktur. Olanı paylaşacağız. Eşit olarak paylaşacağız. Yeryüzünün kirasını eşit olarak paylaşacağız. Emeğin payı çalışanlara aittir. Onlar daha müreffeh yaşarlar. Miras yoluyla nesillerini daha müreffeh yaşatırlar. Ama yeryüzünün kira parasını eşit bölüşeceğiz. Bu da herkese aş sağlayacaktır.





EKONOMİ SORUNU VE ÇÖZÜMÜ



 

VI- EKONOMİ

 

Açıklama:

Türkiye’de her ailenin 10 000 dolar borcu vardır. 15 sene sonra –bu arada yeni borç alınmasa bile- sadece faiz sebebiyle her ailenin 100 000 dolar borcu olacaktır. Ortalama vatandaş servetinin iki katı borç olacaktır. Bu durumda Türkiye’nin kurtulması imkansız hâle gelecektir. Zaten alınan bu borçlar gereksizdir. Sırf Türkiye’yi batırmak için alınmıştır. Türkiye’de 28 milyon çalışan vardır. Bugün bunların yarısı işsizdir. 14 milyon işsiz vardır. Halk açlıktan birbirine girmek üzeredir.

 

Çözüm:

Dış borç iç borca çevrilmekle, borç iştirake çevrilmekle, dolar borcu mal borcuna çevirmekle, Türk lirasını altına kota etmekle ödenir. İşsizlik, işverenleri borçlandırarak çalışanlara devletin ücretlerini ödemesi, ham madde bedelini devletin ödemesi, elektriği kredilendirmesi, eski borçları ertelemesi ve zorunlu sigortanın kaldırılması ile sağlanır.

 

1- Faiz

Açıklama:

Faizin hukuki tarifi, toplulukta mal artmadan paranın artmasıdır. Ekonomide ise bunun adı enflasyondur. Enflasyon fiyat ve ücret anarşisini doğurmaktadır. Bu da işsizlik ve açlığı getirmektedir. Faiz paranın dururken artmasıdır. Kâr ise malın artmasıdır. Faiz, sömüren ülkeler için yararlı, sömürülen ülkeler için zararlıdır. Sömürülen ülke faizli sistemde kendisini kurtaramaz.

Çözüm:

Faizli sistem kaldırılmalıdır. Yerine “selem sistemi” getirilmelidir. Faiz, parayı önce verip malı sonra almaktır. Pahalılığa sebep olur. Selem, önce para verip malı sonra almaktır. Ucuzluğa sebep olur. Faiz paraya parayı üretmektir. Oysa faizsizlikte kredi krediyi üretir. Herkes mevduatı ile orantılı olarak krediyi istihkak eder.

 

2- Enflasyon

Açıklama:

Enflasyon, mal artmadan paradaki artıştır. %5 kadarı yararlıdır. %10 kadarı zararsızdır. %10 - %100 arasında sürünerek yaşatır. %100’den sonrası ekonomik çöküştür. Türkiye %10 ile %100 arasındadır. Düşürülemiyor. Ancak borçlanarak yaşanıyor. Nasıl düşüreceğiz?

Çözüm:

Enflasyon iki şekilde düşürülür. Parayı azaltırsanız enflasyon düşer. Ama biraz sonra üretim de düşer, böylece ülke krize girer. 28 Şubat’tan sonra Türkiye’de işlenen cinayet budur. Enflasyon üretimi artırarak düşürülür. Enflasyona sebep olmayacak şekilde yeter parayı piyasaya sürmekle olur. Bunu kısa zamanda yapamazsınız. Onun için ödemeler TL ile yapılır, ama borçlanmalar altın değeri ile yapılırsa enflasyonun kötü etkisi kalkar. Üretim olur. Enflasyon kendiliğinden düşer.

 

3- İşsizlik

Açıklama:

İşsizliğin sebepleri dörttür: Enflasyon, faizli kredi, enflasyonun vergilendirilmesi, bürokratik engeller yani rüşvettir. 

Çözüm:

 

Ödeme altın değeri üzerinden yapılacak, işveren borçlandırılıp çalışana ücretin asgarisi peşin ödenecek, ham maddenin parasını banka ödeyecek, kredi altın değeri üzerinden faizsiz olacak, üretilen satılmadıkça kredinin ödenmesi istenmeyecek, eski borçlar iki yıl ertelenecek, iki yıl zorunlu sigorta kalkacak. İlsizlik üç ay içinde sona erecektir.

 

4- İç Borç

Açıklama:

Türkiye’de kayıtlı ekonomi yoktur. Merkez Bankası ve bankaların yanında herkes para basmaktadır. Bakkal defteri, hatır senedi, karşılıksız çekler, bankaya uğramayan bono senetlerinin hepsi birer paradır. Pazara alınan mallar, tüccarın eline girmeyen mallar birer kayıt dışı maldır. Türkiye’de Batı dünyasının banka usulleri çalışmamaktadır. Banka tahvilleri fonksiyonunu ifa etmemektedir. Spekülatif hareketlerle devlet borçlandırılmaktadır.

Çözüm:

Devlet borç karşılığı hazine arazilerini satacaktır. Orman ve dinlenme yerlerinin kullanılmasını satacaktır. Ormanlar korunacaktır. KİT’lerin tesislerine ait hisse senetlerini satacaktır. Baraj ve yol gibi gelirleri, belli işletmelerin gelir senetlerini satacaktır. Bu şekilde iç borçlarını ödeyecektir. Gerekirse Merkez Bankası para basıp ödeme yapacaktır. Faizli tahviller çıkarmayacaktır.

 

5- Dış Borç

Açıklama:

Dış borç Türkiye’yi iflas durumuna getirmiştir. Dört-beş sene içinde tasfiye etmezse Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı Devleti gibi tarihe karışacaktır. Artık Türkiye borcunu ödeyemez hâle gelecektir.

Çözüm:

Borç iştiraklere çevrilecek, dolar borcu mal borcuna çevrilecek, dış borç iç borca çevrilecektir. TL altına kota edilerek tam konvertibl hâle getirilecektir. Onunla dışarıda dolar satın alınarak dış borç ödenecektir. İki sene içinde dış borçlar tasfiye edilecektir.

 

6- Bütçe Açığı

Açıklama:

Üretim durduğu için devlet gelirleri azalmış, sosyal giderlerin artması nedeniyle giderler çoğalmıştır. Bu da sürekli karşılıksız para basılması ile önlenmiştir.

Çözüm:

Bütçe gelirlerinin yüzde olarak paylaşılması şeklinde yapılacaktır. Devlet memurlarına yıllık gelir nisbî olarak bölüştürülecektir. Sosyal güvenlik kurumları gelirleri devlet bütçesi ile birleştirilecektir. Herkes sigortalı hâle getirilecektir. Ancak, gelirlerden ne kadar pay düşerse o kadar ödenecektir. Denk bütçe yapılmış olacaktır. Devlet görevlilerine kredi verilip serbest iş yapmalarına imkan verilecektir. Yarım mesai uygulaması yapılabilecektir. Görevliler KİT’lere kaydırılarak bütçenin yükü azaltılacaktır.

 

7- Dış Ticaret Açığı

Açıklama:

Türkiye’de uygulanan pazar politikası sonucu olarak, dış ticaret devamlı açık vermektedir. Yurt dışına giden emek yurt içinde emek yapmadığı için ihracat azalmaktadır. Bu da dış borçlanmayı zorunlu kılmaktadır.

Çözüm

Yurt dışına giden emek karşılığı Orta Asya ve Çin’den ithal edilecek emek ile açık karşılanacaktır. Halka yıl başında “peşin ödemeli sipariş kredisi” yani “selem kredisi” verilecektir. Halk mağazalara sipariş verecek, mağazalar tüccarlara sipariş verecek, tüccarlar işyerlerine sipariş verecektir. Böylece halka verilen “sipariş kredisi” ile hem halk, hem mağazalar, hem tüccarlar, hem de işyerleri kredilenmiş olacaklardır. Yıl başında tüm siparişler yapılmış ve üretim planlanmış olacaktır. Enflasyon bir daha dönmemek üzere etkisiz hâle getirilecektir. Tüccar sipariş aldığı mallar karşılığında başka malları Türk işyerlerine sipariş verecek, onları satacak, onunla dışarıdan mal ithal ederek siparişlerini kapatacaktır. Böylece dış ticaret açığı sıfırlanmış olacaktır.

 

8- Pazar Sorunu

Açıklama:

İç üretimde mallar arası denge serbest piyasa kuralları içinde yıl başında yapılan siparişler dengeleyecektir. Alınıp satılan malları da tüccarlar dengeleyeceklerdir. Ancak üretim fazlası olursa dış ticaretle dengelenemez. Emek fazlası ucuz çalışmış olur. Ayrıca ülkede yatırım da olmaz.

Çözüm:

Herkesin resmî ücreti olacaktır. Üretimde bunun uygulanması zorunlu olmayacaktır. Ancak inşaatta ücretler resmî olacaktır. Çalışana devlet ödeyecek, ancak müteahhit değil, inşaat borçlanacaktır. Müteahhit yine belirlenmiş olan yüzdesini alacaktır. Yapı devletin olacaktır. Devlet bunun kendisini veya hisse senetlerini satarak verdiği kredilerini geri alacaktır. Müteahhitler inşaatı kendileri seçeceklerdir. Satıldıkça kredileri açılmış olacaktır. Dolayısıyla inşaatta da serbest piyasa kuralları uygulanmış olacaktır. Böylece üretim-yatırım dengesini halk kuracaktır. Resmî ücretten fazla bulurlarsa üretime, bulamazlarsa inşaata geleceklerdir. Tarım işçisine boş zamanlarını değerlendirecek sanayi kredisi verilmelidir. Böylece tarım devlete yük olmadan sübvanse edilecektir.

 

9- Bürokrasi Sorunu

Açıklama:

Okumuşlar hep devlete memur olmak istemektedirler. İş bulamadıkları için devlet kapılarında kuyruğa girmişlerdir. Bu durum bütçeye yük getirmiştir. Ayrıca üretim de okumamışların elinde kalmıştır. Çok vasıflı elemanlarımız olduğu halde bürolarda heder edilmektedirler.

 

Çözüm:

İşveren kredisini sermayesi olanlara değil, okumuşlara vereceğiz. Başaranların kredilerini artıracağız. Çok işçi çalıştırana çok işveren kredisi verilecektir. Her ehliyetli kamu görevi yaparken serbest iş de yapacaktır. Herkes aidatsız sigortalı olacağı için de kamu istihdamında yığılma olmayacaktır.

 

  1. Dağınıklık

Açıklama:

Tekel ekonomilerde merkezî plânlama ile işler arasında uyumluluk sağlanmaktadır. Halk ekonomisinde bu sorun en önemli sorundur. Tekel ekonomiye geçmeyenler ilkel kalmaktadır. Halk ekonomisinde dağınıklık sürmektedir.

Çözüm:

Muhasebe, hukuk, taşıma, haberleşme gibi ortak hizmetlerin genel hizmet ortaklıkları kurulmalıdır. Bunlar üretimden pay almalıdır. Herkes külfetsiz iş yapabilmelidir. İşletmeler arasında birlik standartlar ve genel hizmetlerle giderilmelidir.       

 

Sonuç:

Türkiye’nin ekonomi bakımından iki acil büyük sorunu vardır; işsizlik ve dış borç. İşsizlik üç ay içinde çözülebilir. Dış borçlar da iki yıl içinde tasfiye edilebilir. Biz ekip olarak bakanlık istemiyoruz. DPT bize yeter. Ülke çapında cesaretiniz yoksa il çapında, onda da cesaretiniz yoksa bucak çapında uygulamaya “Akevler Adil Düzen Ekibi” hazırdır. Yoksa kendinizi ve ülkeyi ölüme götürürsünüz. Bu duruma bizim yapabileceğimiz bir şey yoktur.




YÖNETİM SORUNUVE ÇÖZÜMÜ



 

VII- YÖNETİM

 

Açıklama:

İnsanlığın ilk dönemlerinde bir kabile kendi gücü ile birçok kabileleri yönetirdi. Sonra köleler eğitilerek bir yönetim biçimi geliştirildi. Şimdi ise ücretlilerle devlet yönetiliyor. Okumuşları istihdam ilkesi yaygınlaşmıştır. Bu yönetim biçimi merkezî yönetimi zorunlu kılmaktadır. Devleti hantallaştırmaktadır. Devleti küçültme iddiaları gelmektedir. Bu da devleti çökertmektedir.

 

Çözüm:

Çözüm, “serbest meslek sistemi”nin geliştirilmesidir. Diplomayı devlet verecek. Bir hizmeti on civarında hizmetli verecek. Halk kendi hizmetlisini kendisi seçecek. Hizmet verenler maaşlarını hizmet verdiği kimseler sayısınca alacak.

 

1-Etkisiz Yönetim

Açıklama:

Yönetim adil olmalıdır. Yönetim aynı zamanda güçlü olmalıdır. Görevli bir karar aldı mı o mutlaka uygulanmalıdır. Herkes bilmelidir ki yetkilinin kararından kaçınılamaz. Bunun içindir ki yönetimde kararların çoğu dönülemez kararlardandır. Oysa Türkiye’de yönetim adaletine inanılmadığı gibi gücüne de güvenilmemektedir. “Ferman padişahın, dağlar bizimdir!” ortamı hâlâ geçerlidir.

Çözüm:

Görevlinin veya mahkemenin kararı mutlaka uygulanmalıdır. Mağdur olan olursa sonra hakemlerden oluşan tarafsız ve bağımsız yargı önünde hak talep edilmelidir. Mağduriyetler kamuca giderilmelidir. Karar bozulmamalıdır. Yargıtay müessesesi kalkmalıdır. Üst yargı sistemi getirilmelidir. İdari denetimin yerini yargı denetimi almalıdır. Yöneticilere sürme yetkisi verilmelidir. 

 

2- Denetimsiz Yönetim

Açıklama:

Merkezî yönetim sebebiyle denetim yapılamamaktadır. Görevlinin yaptığı görevliye kalmaktadır. Şikayet ve ihbarlar ise değerlendirilmemektedir. İftira ediyor diye şikayet suçlanmaktadır.

Çözüm:

Denetim yetkisi siyasi partilere verilmelidir. Siyasi parti başkanlarına yargıya gitme yolu açılmalıdır. Tarafların seçtiği hakemler en kısa zamanda hemen karar vermelidir. Görevli sadece yargıya hesap vermek durumunda olmalıdır.   

 

3- İmtiyazlı Yönetim

Açıklama:

Kamu görevlileri vatandaştan üstün sayılmakta ve imtiyazlı muamele yapılmaktadır. İdarenin kararı olmaksızın muhakeme edilememektedir. Dokunulmazlıklar vardır. Ayrıca görevlinin kararına yargı açık değildir. Bu uygulama da devleti hukuk devleti olmaktan çıkarılmalıdır.

Çözüm:

Yargı hakemlerden oluşan tarafsız ve bağımsız hâle getirilmelidir. Yüksek ehliyetliler il merkezlerindeki yüksek mahkemelerde, akademik kariyeri olan ve üst bürokratlar ve milletvekilleri emekli de olsa devlet merkezindeki üstün yargıda yargılanmalıdır. Üstün yargıda hakemliği milletvekilleri yapabilmelidir. Görevlinin kararına karşı hemen yargıya gidilebilmeli ve görevlinin haksız işlem yapılması önlenmelidir. Milletvekilleri ve görevli dokunulmazlığı kaldırılmalıdır. Görevli ile vatandaş arasında yargı önünde eşitlik olmalı, savcılık kaldırılmalıdır.

 

4-Merkezî Yönetim

Açıklama:

Türkiye hantal bir merkezî yönetimle yönetilmektedir. Bu da hem antidemokratik uygulamalara sebep olmakta, hem de yönetimin görevini yapamamasına sebep olmaktadır.

Çözüm:

Türkiye 100’e yakın “il”e ayrılmalı, iller iç işlerinde serbest olmalıdır. İl sakinleri lise eğitimini kendi dillerinde yapabilmelidir. Merkezî kanunlar illerde geçerli olmamalıdır. Jandarma teşkilatını iller kendi halklarından oluşturmalıdır. Devlet birlik ve bütünlüğü için yüksek tahsilin Türkçe olması zorunluluğu olmalıdır. Ülke bölge merkezlerinde oluşturulan ve bölge halkından oluşmayan askeri güçle korunmalıdır. Her il de 100’e yakın bucağa ayrılmalıdır. Hukuk düzeni ve kamuyu ilgilendiren mevzuat kendileri tarafından oluşturulmalıdır. İller de bucağın iç işlerine karışmamalıdır.

 

5- Bilgisiz Yönetim

Açıklama:

Devlet memurları ve hakimler yıllar önce mezun olduğunda öğrendikleri ile yönetim yapmakta ve karar vermektedirler. Günde ortalama otuz davaya bakan hakimlerin yeni çıkan kanunlardan haberleri bile olmamaktadır. Bu sebeple yönetim çelişkili olmakta ve ülke bilgisizce yönetilmektedir.

Çözüm:

Resmî danışma kurumu oluşturulmalıdır. Görevlinin danışmandan fetva alarak yaptığı işlerden danışman sorumlu tutulmalıdır. Danışmanlar sadece araştırma ile meşgul olacakları için yönetim bilgisi güncelleştirilmiş olur. 

 

6- Kayırmalı Yönetim

Açıklama:

Adamın yüzüne vuruyorlarmış; “Vay arkam!” diye bağırıyormuş. Adama sormuşlar; “Yüzüne vuruyoruz, sen ‘arkam’ diyorsun, bu ne demek?” demişler. Adam; “Arkam olsaydı vuramazdınız!” demiş. “Dayın yoksa” sözü mesel olmuştur. Böylece insanlar diğer insanlara köle olmakta, taraflı yönetim hakim olmaktadır. Bu durum mafyanın ve rüşvetin kaynağı olmaktadır.

Çözüm:

Herkesin kendisinin seçtiği kimseler onun hâmisi olmalıdır. Bütün yetkiler siyasi parti başkanlarına verilmelidir. Mesela, bir fabrikada yerleştirilecek işçiler siyasi partilere aldıkları oylar nisbetinde dağıtılmalıdır. Krediler de böyle dağıtılmalıdır. Her şey demokratikleştirilmelidir. 

 

7- Pahalı Yönetim

Açıklama:

Seri yönetimde bir iş birkaç imzanın birlikte imzalanması ile çözülür. Tekel ve hantal çözümdür. Gayri adildir. Paralel yönetimde bir sorun birkaç görevliden birinin imzası ile çözülür. Görevliler arasında rekabet vardır. Süratle sonuçlanır. Adil çözümdür. Türkiye’de paralel çözüme gidilmelidir.

Çözüm:

Görevlilerin başka işler yapmalarına izin verilecek. Kamu hizmetlilerinden KİT’lere aktarmalar yapılacak. Kamu hizmetlileri ile genel hizmetliler birleştirilecek. Muhasiplerle maliyeciler aynı kimseler olacak. Böylece devlet giderlerinde %25 tasarruf edilecektir.

 

8- Sorumsuz Yönetim

Açıklama:

Görevli amire karşı sorumlu tutulmaktadır. Amirin gözüne giren ama görevi yapmayan kimseler korunmaktadır. Devlet görevlileri görevlilerden dolayı değil, amirin gözüne girmek için çabalamaktadır. Hakimler kanunlara göre değil, Yargıtay’ın isteklerine göre karar vermektedir.

Çözüm:

Hakimler dahil bütün görevliler bütün tasarruflarında hakemler karşısında sorumlu olmalı, üstlere karşı sorumlu olmamalıdır. Üstler ancak yargıya gitme yetkisine sahip olabilmelidir. Ast da amire karşı yargıya gidebilmelidir. 

 

9- Kanunsuz Yönetim

Açıklama: 

Türkiye’de kanun yönetimi yoktur. Memur istediği gibi yorumlayarak uygulamaktadır. Hakimler de kanunlara göre değil, Yargıtay’ın isteklerine göre karar vermektedirler. Yüksek mahkemeler ise her biri mutlak imparator gibi keyfî kararlar almaktadır. Bu da ülkeyi kaosa sokmaktadır.

Çözüm:

Kanunları yorumlama yetkisi tarafların seçtiği hakemlerden oluşan tarafsız ve bağımsız yargı tarafından yapılmalıdır. Kanunu gelecek için yorumlama ise yasama yargısına ait olmalıdır. Kanunu yasama çıkaracak, görevli uygulayacak, uygulamada yorum yerel mahkemelere ait olacaktır. Kanunu bağlayıcı yorum ise Meclis hakemlerince yapılacaktır.

 

10- Genel Hizmetler

Açıklama:

500 yıl önce insanlık tekelden korunmuş serbest piyasa sistemi ile yönetiliyordu. Avrupa’da oluşan tekeller sayesinde bugünkü sanayi gelişti. Bugün yeniden serbest piyasaya dönülmektedir. Ancak serbest piyasa organize olmazsa başarılı olamamaktadır. Tekeller çalışmıyor, serbest piyasa da başaramıyor.

 

Çözüm:

Genel hizmet kooperatifleri kurulmalıdır. Bunlar serbest meslek hizmetleridir. Bunlar halka genel hizmet vermeli, ama hükmetmemelidirler. Bunlar kamu gelirlerinden pay almalıdır. Küçük müteşebbisler ezilmemeli ve elenmemelidir.




ÖĞRETİM SORUNU VE ÇÖZÜMÜ



 

VIII- ÖĞRETİM

 

Açıklama:

İnsanda dört meleke vardır. Fikirler, hisler, irade ve ünsiyet. Fikirler, doğru ile yanlışı ayırır. Hisler, iyi ile kötüyü ayırır. Ben yaşamalıyım. Bunu fikirler tespit edemez. Biraz sonra öleceğime göre niçin yaşamalıyım? Ben milletimi ve devletimi korumalıyım. Niçin? Bunu fikirler ve ilim tespit edemez, hisler tespit eder. Hislerin içtimaileşmiş şekline din denmektedir. Din imana dayanır. Osmanlılarda din devleti koruma imanını getirmiştir. İbadetlerle adil bir devlet düzeni halkın canını verdiği inanç halinde idi. Şehit olacağım diye savaşa gidiyordu. Lâiklik istismar edilerek devletle din birbirine düşman edildi. İnsanlar inanarak değil, korkarak savaşa gidiyor.

Çözüm:

Bu ülkede yaşayan herkes kendi dinini ve imanını koruyabilmek için bu devleti korumak zorundadır. Devlet yıkılırsa ne din kalır, ne iman. Lâiklik inançlara düşmanlık şeklinde değil, tam aksine bütün dinlere yaşama imkanı sağlamak demektir. Değişik dinlerin bir arada yaşamalarına imkan veren bir düzendir. Herkes kendi imanı için ülkeyi ortak olarak savunur.

 

1- Eskimiş Öğretim

Açıklama:

Ülkemizde ya bin yıl önceki İslam’a ait metinler anlamadan ezberletilir, yahut Batı’nın tutarsız bir asırlık bilgileri öğretilir. Batı günlük olarak takip edilemediği ve sorunlar da Batı düzenine yabancı olduğundan bu bilgiler bir işe yaramamaktadır. Bunun sebebi tek partili dönemden kalan öğrenim sistemidir.

Çözüm:

DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) TBMM’ye bağlanmalıdır. Araştırma bütçeleri verilmelidir. Devlet Planlama Teşkilatı’nın belirlediği sorunlar üniversitelere çözdürülmelidir. Çözümler uygulanıp test edilmelidir. Böylece güncelleşirler.

 

2- Dağınık Öğretim

Açıklama:

Herkes değişik konuları derinlemesine öğrenmekte ama diğer konu ve ilimlerle ilişki kurulamamaktadır. Çözümler uyumsuz makine parçaları yığınından ibarettir.

Çözüm:

Bütün ilimlerin ortak metinleri hazırlatılmalı ve bunlar her ilim adamı tarafından bilinmelidir. Her ilim için ortak şerhler hazırlatılmalı, aynı ilimde ihtisas yapanlar o ilmin şerhini bilmelidirler. İlim adamları bunlara dayanarak araştırmalar yapıp problemleri çözmelidir. DPT çelişkili çözümleri hatırlatıp iade edebilmelidir.

 

3- İsraflı Öğretim

Açıklama:

Dağınık üretim yapmayan bir öğretim ülkeye yük olmakla kalmayıp aynı zamanda öğrenim teorik ve pratik olarak da işe yaramamaktadır.

Çözüm:

Öğretim kurumlarının yanında aynı zamanda işyerleri kurulmalıdır. Hocalar burada yönetici, öğrenciler de işçi olmalı ve üretim yapmalıdırlar. Öğrenci işçilerin ücretleri derslerdeki başarılarına göre belirlenerek yararlandırılmalıdır.

 

4- Baskılı Öğretim

Açıklama:

Öğretmene verilen program uygulattırılmakta, bazı şeylerin öğrenilmesi yasaklanmaktadır. Bu da halkı öğrenimden soğutmaktadır. Gelişme durmaktadır.

Çözüm:

Öğrenme serbest olmalıdır. Öğrenci öğretmenini kendisi seçmeli, istediklerini öğrenebilmelidir. Sınavlar ortak yapılmalıdır. Öğrenci ile öğretmen birlikte not almalıdır. Öğrenci istediği zaman sınava girebilmelidir. Beşikten mezara kadar eğitim devam etmelidir.

 

5- Çatışmalı Öğretim

Açıklama:

Herkes kendi inandıklarını anlatmakta, kendi görüşlerinin iyi taraflarını, karşı tarafın da yalnız yanlışlarını dile getirmektedir. Ya da tarafsızlık endişesi ile inançsız bilgiler verilmektedir.

Çözüm:

Öğrenci bütün görüşleri öğrenmeli ama bir ekolü benimsemelidir. Böylece çatışmalı değil de tartışmalı öğrenim yapılmış olur. Bunun için imtihan soruları bütün öğretmenlerin katkıları ile hazırlanmalıdır. Öğrenci bütün ekollerin görüşlerini bilmek zorunda kalmalıdır.

 

6- Teminatsız Öğretim

Açıklama:

Diplomalar verip mezun ediyoruz. Sonra doktor tedavi edeceğine hasta etmekte, avukat hakları dağıtacağına haksızlığın kaynağı olmaktadır. Sertifikalı sıvacı duvarı yapıyor, sonra bu duvarı bozmak zorunda kalıyoruz. Zarar verdiği malzeme yetmiyormuş gibi bir de ücretini alıyor. Bu da diplomayı geçersiz hâle getiriyor. Sağlık için üfürükçülere gidiliyor.

Çözüm:

Diploma dayanışma ortaklıklarınca verilecektir. Meslekî hatalar olursa dayanışma içinde tazmin edilmelidir. Böylece yaptığı iş hakemlerce karar verilecek, dayanışma ödeyecektir.

 

7- Ayırımcı Öğretim

Açıklama:

İmkanları olan öğrenim yapabilmekte, olmayanlar yapamamaktadır. Bölgelere göre de öğrenim farklı olmaktadır. Oysa herkes kabiliyetine göre okumalı ve diploma almalıdır.

Çözüm:

İlk öğretim bucaklarda yapılmalıdır. Semt halkının üçte birine temel ehliyet verilmelidir. İlk öğretim bucaklarda yapılmalı, ilçelerde imtihan yapılıp bucakların onda birine ilk ehliyet verilmelidir. Orta öğretim illerde yapılmalı ve ilçe halklarının yüzde birlerine orta ehliyet verilmelidir. Yüksek öğrenim ülkede yapılmalı ve bölge nüfusunun binde birine yüksek ehliyet verilmelidir. Akademik kariyer ülke nüfusunun onbinde birine verilmelidir. Başaranlara okul işyerlerinde iş verilecektir. Yakınlarına da iş verilebilir.

 

8- Dogmatik Öğretim

Açıklama:

Siyasi güçler dogmatik öğrenim yaparlar. Bir dinin veya dinsizliğin doğmaları öğretilir. Öğrenimde müsbet ilim hakim olmaz. Böylece gerici bir öğrenim ortaya çıkar.

Çözüm:

Öğretmenlerin sorularında müsbet ilme aykırı savlar varsa o sorular hakem kararı ile devreden çıkarılır. Müsbet ilimce ispatlanmayan ama müsbet ilme aykırı olmayanlar görüş sahipleri belirtilerek sorulabilir.

 

9- Diploma Öğretimi

Açıklama:

Herkes diploma almakla meşgul olmaktadır. Boş diplomalılar diplomasız bilenleri devre dışı bırakmaktadır. Böylece öğrenme yerine diploma yarışına girişilmektedir.

Çözüm:

Hizmetliyi halk seçecektir. Kendisini seçenler sayısınca ücret payını almaktadır. Böylece halk tarafından bilgi denetimi yapılmaktadır. Ehliyetsizlerin de iş yapması önlenmemelidir. Üfürükçülük serbest olacak, kocakarı tedavileri de serbest olacaktır; sadece teminatlı olmayacaktır. Diplomalılar diplomasızlarla rekabet edebilmelidir. 

 

10- Kesikli Öğretim

Açıklama:

Öğrencilik zamanında öğretiyor, sonra kitapları atıyoruz! Uygulayıcılar bir nesil önceki bilgilerle yetinmektedir. Bu da bizi geri bırakmaktadır.

Çözüm:

Her yıl imtihanlar yapılmalıdır. Başarılarına göre resmî meslekî derece yükseltilmelidir. Derece yükseltmeleri böyle yapılmalıdır. Emekliler öğretmenlik yapmalıdır. Öğrencileri sınavda muvaffak olduğu nisbette ek ücret alırlar.




EĞİTİM SORUNU VE ÇÖZÜMÜ



 

IX- EĞİTİM

 

Açıklama:

İnsanda dört meleke vardır; fikirler, hisler, irade ve ünsiyet. Fikirler, doğru ile yanlışı ayırır. Hisler, iyi ile kötüyü ayırır. Ben yaşamalıyım. Bunu fikirler tespit edemez. Biraz sonra öleceğime göre niçin yaşamalıyım? Ben milletimi ve devletimi korumalıyım. Niçin? Bunu fikirler ve ilim tesbit edemez, hisler tesbit eder. Hislerin içtimaileşmiş şekline din denmektedir. Din imana dayanır. Osmanlılarda din devleti koruma imanını getirmiştir. İbadetlerle adil bir devlet düzeni halkın uğruna canını verdiği inanç ile düzenliyordu. Halk şehit olacağım diye savaşa gidiyordu. Günümüzde lâiklik istismar edilerek devletle din birbirine düşman edildi. İnsanlar inanarak değil, korkarak savaşa gidiyor. İrade kimin yapacağını ve ünsiyet ürünün kime ait olacağını belirler.

Çözüm:

Bu ülkede yaşayan herkes kendi dinini ve imanını koruyabilmesi için bu devleti korumak zorundadır. Devlet yıkılırsa ne din kalır, ne iman. Lâiklik inançlara düşmanlık şeklinde değil, tam aksine bütün dinlere yaşama imkanı sağlamak demektir. Değişik dinlerin bir arada yaşamalarına imkan veren bir düzendir. Herkes kendi imanı için ülkeyi ortak olarak savunur.

 

1- Ayırımcı Eğitim

Açıklama:

Eğitim insanları ahlâk olarak eğitmedir. Bütün mezhep ve inançlara devlet eşit uzaklıkta durmamaktadır. Bizans ve Osmanlı usûlü sadece Hanefi mezhebini baskı altına alıp onu korumaktadır. Bu diğer mezhep ve dinlerin devlete karşı oluşmasını sağladığı gibi, halk Hanefi mezhebinden de soğumaktadır.

Çözüm:

Dinî dayanışma ortaklıkları kurulmalıdır. Bucak, il ve ülke kademelerinde oluşan bu ortaklıkların o kademede bütçeden pay alabilmeleri ve yönetime etkili olabilmeleri için en az oradaki halkın %5’inin ortak olmaları gerekecektir. Bir cemaat %20’den fazla da olamaz. Diyanet İşleri Başkanlığı diyanet işleri başkanlığı olmalı, diyanet başkanlığından indirilmelidir. Bu gasptır.

 

2- Antilâik Eğitim

Açıklama:

Devlet resmî okullarda ve basında lâiklik iddiası ile antilâiklik eğitimi vermektedir. Dinsizlik de dindir. Dinsiz bir eğitim antilâiktir. Bu da halkı ahlâksızlaştırmaktadır. İnançsız insanlar birer yığın hâline gelmektedir.

Çözüm:

Öğretimde devlet ortak imtihanlar yapmalıdır. Ama eğitime karışmamalıdır. Eğitimi dinî cemaatler yapmalıdır. Herkes kendi cemaatinin imanına dayalı ahlâkî eğitim yapmalıdır. Devlet dinlerin eğitimine karışmamalıdır.

 

3-Tekel Eğitimi

Açıklama:

Türkiye’de okullarda ve mabetlerde tekel devlet ahlâkı ve inanç eğitimi uygulanmaktadır. İnsanın yaratılışına aykırı olan bu teklik sonunda ahlâksızlık eğitimi olmaktadır.

Çözüm:

Devlet ahlâkî eğitimden elini çekmelidir. Ahlâkî eğitimi dinî cemaatlere bırakılmalıdır. Okullardaki ahlâkî eğitim de kendi dinî yetkililerince yapılmalıdır.

 

4- Çelişkili Eğitim

Açıklama:

Çocuğa okulda Darvin’in türlerin topluca evrimleşmesi ile insanın olduğu öğretilip inandırılmaya çalışılmakta, mabette ise insanın Adem ve eşinden çoğaldığı öğretilmektedir. Böylece öğrenci iki dere arasında bırakılmaktadır.

Çözüm:

Eğitimle öğretim birbirinden ayrılmalıdır. Öğretimde doğru ile yanlışı ayırma melekesi kazandırılmaktadır. Eğitimde insanın doğruyu benimsemesi ve ona göre yaşamasına alıştırılmaktadır. Okullar öğretimle, mabetler eğitimle meşgul olmalıdırlar. Mabetler kendi istekleri ile ilmîleşmelidirler.

 

5- İstilacı Eğitim

Açıklama:

Türk öğrencilerini tek taraflı olarak Batı’nın istilacı anlayışı içinde eğitmekteyiz. Bu halkı dejenere eder. Zorunlu yabancı dil eğitimi, bir dilden yapılan tercümeler millî benliğimizi çökertmektedir.

Çözüm:

Yabancı dil sadece akademik kariyer yapacaklara zorunlu hâle getirilmelidir. Okullardan yabancı dil zorunluluğu kalkmalıdır. Bütün diller serbestçe tedris edilmeli, tüm insanların kültür ve medeniyet birikimleri alınmalıdır. Bir devletin veya milletin kültürü içinde Türk kültürü ezdirilmemelidir. Bütün dillerin öğrenilmesi tamamen serbest olmalıdır. Devlet halkına bunu öğrenmelisin diyebilir, ama bunu öğrenme diyemez.

 

6- Antidemokratik Eğitimi

Açıklama:

Eğitimde demokrasi demek herkesin kendi inancına göre kendisini eğitmesi demektir. Devlet il öğrenimini zorunlu yapabilir. Çocuğunu okutmayan anne-babayı sorumlu tutabilir. Ama devlet çocuğun eğitimine karışamaz. Sosyalist ülkelerde çocukları devlet yetiştirir. Onun eğitim vermesi makul olabilir. Çocukları anne-baba büyütmektedir, devletin eğitmesi yanlıştır.

Çözüm:

Çocuğu 7 yaşına kadar annesi eğitir. 7 ile 10 yaş arasında annesi, babası ve çocuk birlikte seçilen eğitimci ile din adamı ile eğitilir. 10 ile 15 yaş arasında yine baba ile çocuğun seçtiği alanda iş eğitimi görür. 15 yaşına gelince de kişi kendi dinini kendisi seçer, istediği din adamının cemaatine katılır. Din adamının maaşını devlet verir; cemaati sayısınca verir.

 

7- İstikrarsız Eğitim

Açıklama:

Millî Eğitim Bakanlığı vardır. Türkiye’de hep antilâik dinsiz eğitimi yapılmaktadır. O da yaz-boz tahtasına dönmüştür. Avrupa’da kim güçlü olursa onun eğitimi Türkiye’ye gelir. Hangi parti iktidar olursa onun programı uygulanır.

Çözüm:

Öğretim okullara, eğitim mabetlere verilemelidir. Çoklu sistem içinde millî öğrenim ve millî eğitim oluşmalıdır. Millî eğitim ve öğretim bakanlıkları eğitim veya öğretime değil, bunlara hizmet veren bakanlıklar hâline getirilmelidir Millî Savunma Bakanlığı ordu için ne ise bütün bakanlıklar kurumları ile böyle olmalıdır.

 

8- Ahlâksız Eğitim

Açıklama:

Türkiye’de basın ve yayın ahlâksızlık kaynağıdır. Anne-babaya saygı yerine, “çocuk hakları” diye anne-babaya çocuk eğitimi yapılmaktadır. Karı-koca ilişkilerinde dayanışma ve saygı yerine, “kadın hakları” diye karı-kocanın arası açılmaktadır. Halk içki içmeye zorlanmaktadır. Halk açık saçıklığa, cinsî tahrike zorlanmaktadır.

Çözüm:

Basın ilmî dayanışma ortaklıklarının, yayın dinî dayanışma ortaklıklarının denetimine verilmelidir. Onların teminatı ile faaliyet göstermelidirler. Bunlar yargıya giderek ahlâksızlık yayan basını tazminata mahkûm edebilmeli ve dayanışma ortaklığı ödemelidir. Böylece dayanışma ortaklıklarının denetiminde sanat ve dil tam serbestlik içinde ama ahlâkî sınırlar içinde gelişir.       

 

9- Gizli Eğitim

Açıklama:

Baskı altına alınan yasakçı ülkede tarikatların eğitimi gizli olarak devam etmektedir. Böylece devlete düşman nesil yetişmektedir. Bu silah zoru ile bastırılmak istenmektedir. Bu sefer devletle halkın arası daha da açılmaktadır. 28 Şubat bunun açık örneğidir. 28 Şubat olmasaydı AK Parti olmazdı.

Çözüm:

Açık olmak şartı ile hiçbir öğrenime ve eğitime müdahale edilmemelidir. Suç işleyenler hakemlerden oluşan tarafsız ve bağımsız yargı önünde hesap vermelidirler. Bir karışıklık olursa sıkıyönetimle çözülmelidir.

 

10- Dogmatik Eğitim

Açıklama:

Kapalı eğitimlerde halk tek taraflı dogmalara düşünmeden inandırılır. Karşı tarafa hasım kılınır. Tarafsız öğrenimlerde isi halk inançsız hâle getirilir.

Çözüm:

Eğitim ve öğretim açık ama çoklu sistem içinde taraflı olmalıdır. Herkes bildiklerini ve inançlarını savunabilmeli, karşı taraftakileri kendi bildiklerine ve inançlarına çağırabilmelidir. Her türlü duygu ve düşüncelerin neşri ve propagandası serbest olmalıdır. Bir şey dinî olduğu için suç olmamalı, suç ise suç olmaktan da çıkmamalıdır.

 

Sonuç:

Din de ilim, ekonomi ve idare gibi sosyal bir kurumdur. İnsanın his melekesine dayanmaktadır. Sanat ifade aracıdır. Topluluk içinde çoklu mezhepler olarak sosyal fonksiyonu olmalıdır. Lâiklik içinde dengede olmalıdır. Lâiklik, dinin diğer ilim, idare ve ekonominin üstüne çıkmaması, altına da inmemesi, bütün din ve mezheplerin eşitlik içinde etkin olmalarıdır. 




YARGI SORUNU VE ÇÖZÜMÜ



 

X- YARGI

 

Açıklama:

Eskiden yargı birbirini tanıyan kişiler arasında halkın sosyal denetimi ile adil bir şekilde yürümekte idi. Bugün ise birbirini tanımayan taraflar, şahitler, bilirkişiler, savcılar, müvekkil ve vekiller arasında cereyan etmektedir. Sosyal denetim ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla yargı ancak iktidarların veya zenginlerin bir baskı aracı hâline gelmiştir. Adaleti dağıtmamakta, sadece zulme âlet olmaktadır.

Çözüm:

Çözüm, yerinden yönetim ve hakemlik sistemine geçiştir. Mahkemeler 5000 nüfuslu Bucak’larda kurulmalı, hakemler 50 000 nüfuslu ilçe merkezinden seçilmelidir.

 

1- Pahalı Yargı

Açıklama:

Yargı giderleri ve avukatlık masrafları vatandaşlara pahlıya mal olduğu gibi, onlarca sene süren davalar devlete de pahalıya mal olmaktadır. Böylece adalet ancak zenginler için çalışmaktadır.

Çözüm:

Hakemlik sistemi getirilmelidir. Hakemlerin kararları kesin olmalıdır. Bir hakem bir davayı bitirmeden başka davada hakem olmamalıdır. Yargılama vatandaşlara karşılıksız olmalıdır. Bu hem yargılamayı çalıştırır hem de yargıyı ucuz hâle getirir.

 

2- Ezici Yargı

Açıklama:

Bir kimse aleyhinde dava açma demek onu mahvetme demektir. Yargı giderleri, mahkemelere ve karakollara gidip gelmeler, yıllarca süren huzursuzluk halkı ezmektedir. Hiç yargı olmasa daha huzurlu olunacaktır. Rüşvet mafyaları ve baskıcı rejim için bu uygulamalar silah olmaktadır.

Çözüm:

Soruşturma kişinin ayağına gidilerek sözlü, sonra yazılı yapılmalıdır. Dava iyi-kötü kısa zamanda sonuçlandırılmalıdır. Kimse huzursuz edilmemelidir. Bu da hakemlik sistemi ile olmaktadır. Hakemler çok davaya bakabilmek için çabuk sonuçlandırırlar. Zamanları da vardır.

 

3- Bağımlı Yargı

Açıklama:

Hakimler adalet bakanlığınca atanmaktadır ve Yargıtay müessesesi ile onanan davalarla hakimler etki altına alınmaktadır. Adalet Bakanlığı emriyle yargılanmaktadırlar. Bu da yargıyı bağımlı hâle getirmektedir.

Çözüm:

Çözüm hakemlik sistemidir. Hakemlerin yine hakemle denetlenmesidir. Siyasi parti başkanları uygun görürlerse üst yargı nezdinde hakem veya soruşturmacılar aleyhine dava açabilirler. Bilgisizlikten hata yapanların zararını ilmî, ihmalden hata yapanların (mesela geç karar alma) zararını dinî, beceriksizlikten hata yapanların zararını meslekî, kasten hata yapanların zararını siyasî dayanışma ortaklıkları tazmin eder.

 

4- Taraflı Yargı

Açıklama:

Yargı baskı görmüş ise devlet tarafı olmaktadır. Zaten savcı hakimleri yönlendirmektedir. Baskı görmüşse yine taraf olmaktadır.

Çözüm:

Çözüm hakemlik sistemidir. Taraflar hakemleri seçeceklerdir. Baş hakemi hakemler seçecektir. Baş hakemde ittifak edemeyenlerin hakemlikleri düşecektir. Böylece tarafsızlık sağlanacaktır.

 

5- Etkisiz Yargı

Açıklama:

Yargı adaleti gerçekleştirmediği gibi caydırıcı da olmamaktadır. Vatandaş yargıya güvenmiyor. Vatandaş yargıdan korkmuyor. Mahkemeden karar çıksa bile hakkını alamıyor.

Çözüm:

Yargının bağımsız, tarafsız, etkin ve bilgili hakemlerden oluşmasıdır. Bunun için hakem olma ehliyeti devletçe verilmelidir. Bu ehliyet teminatlı olmalı, ücret devletçe ödenmelidir. Ama hakemlerini halk kendisi seçmelidir. Süratle karar verilmeli ve icra yapılmalıdır. Hapis cezaları kaldırılmalıdır. Hapis yerine tazminat veya dayak cezaları getirilmelidir. Halk adaletin süratinden emin olmalı ve karşı gelmekten çekinmelidir.

       

6- Gecikmeli Yargı 

Açıklama:

Yargı kararlarını yıllar sonra vermektedir. Davalıyı da davacıyı da bıktırılmaktadır. Hukuk davalarında dava sadece avukatlara yaramakta, taraflar ise ezilmektedir. Ceza davalarında haklı ve haksızı birlikte cezalandırmaktadır. Gerek soruşturma gerekse muhakeme işkence olmaktadır Bu sebepledir ki yargının adaletine kimse inanmıyor. Haklı güven içinde değildir, haksız korkmamaktadır.

Çözüm:

Dava kanıtlar hazırlandıktan sonra açılmalıdır. Hakemler kanıtları değerlendirerek karar almalı, yeter kanıt yoksa süre vermeden davayı düşürmelidir. “Beraatı zimmet asıldır” esası işletilmelidir.

 

7- Denetimsiz Yargı

Açıklama:

Yargı bugün denetimsizdir. Yargının verdiği kararlar kanuna aykırı olsa da, zulüm olsa da bir üst merci yoktur. Son zamanlardaki Anayasa Mahkemesi ve Yüksek Seçim Kurulu’nun kararlarında bu açıkça görülmüştür.

Çözüm:

Yargının her kademedeki kararları kesin olmalıdır. Karar alındı mı uygulanmalıdır. Ama yargı da yargı ile denetlenmelidir. Yargının haksız kararlarına karşı hakemlere gidilebilmelidir. Haksızlık ortaya çıkarsa, sebep olanların dayanışma ortaklıkları onu tazmin etmelidir.

 

8-Yöneten Yargı

Açıklama:

Yasama genel kural koyar. Yürütme onu olaylara uygular. Denetim uygulamanın yerinde yapılıp yapılamadığını görür. Yargı denetimin iddialarını karara bağlar. Yargı ancak geçmiş olaylar hakkında karar verir. Gelecek olaylara karışmaz. Yönetime müdahale etmiş olur. Yargı müşahhas olay hakkında karar verir, kararlarını başka olaylara teşmil edemez. Aksi halde yasamaya müdahale etmiş olur. Yargı taraf olamaz. Kendine gelmeyen davalara bakamaz. Aksi durumda denetime müdahale etmiş olur. Oysa bugün Anaysa Mahkemesi kararlar alıyor, yasaklar koyuyor.

Çözüm:

Yargı kararlarının emsal teşkil etmemesi, karar alınan yerden başka bir yerde uygulama sözkonusu olmamalıdır. Yargıtay ve başka kararlara istinat hakemler için meşru olmamalıdır. Ancak onların dayandığı delillerden yararlanılmalıdır. Kıyasa kıyas olmaz hükmü geçerli olmalıdır.

 

9- Dengesiz Yargı

Açıklama:

Avukatı tutabilen, savunmacısı olan taraf ile avukatı tutamayan ve savunucusu olmayan taraf teraziye konmaktadır. Bu da hakimleri zor durumda bırakmaktadır. Hakim doğru karar vermek için adeta taraf olma zorunda bırakılmaktadır.

Çözüm:

Savcılık kaldırılmalı, yerine siyasi partilerin atadığı hakemler yer almalıdır. Baş hakemi taraflar ittifakla seçmelidir. Baş hakem sadece taraf hakemlerin anlaşamadıkları hususlarda hakemlik yapmalıdır. Hakemler tarafların sadece avukatı değil, aynı zamanda adaletin de temsilcisi olmalıdır. Dava sadece benim hakkın karşı tarafa gitmemesi için değil, karşı tarafın hakkının da bana geçmemesi için açılmalıdır.

 

10-Tekel Yargı

Açıklama:

Halk çevrelerinde atanan hakimin yargısında yargılanmak zorundadır. Bu da onun hürriyetini kısıtlamaktadır. Yerini değiştirse bile fiilin işlendiği yerde muhakeme edildiği için kurtulmaktadır. Oysa yönetimde yer değiştirince kurtulmaktadır.

Çözüm:

Çözüm hakemlik sistemidir. İlçede ona yakın hakem bulunmalıdır. Vatandaş bunların tümünü yakından tanımaktadır. Çünkü oranın yerlisi mahiyetindedir. Sık sık değiştirilmektedir. Onlardan birini kendisine hakem seçebilmektedir. Hatta ilçesini değiştirdiğinde kısas infazından kurtulup tazminat infazına geçebilmektedir.

 

Sonuç: “Hakimlik sistemi”nden “hakemlik sistemi”ne geçilmelidir. Hakimlik sitemi sadece askerlikte geçerli olmalıdır. Düzen bozulduğunda sıkıyönetime geçilip hakimlik sistemi geçici olarak uygulanmalıdır.